Esaretten Sevgiliye Mektup
Bugün aylardan çarşamba , günlerden haziran sevgilim.
Bininci yıl savaşlarında düşmana esir düşen bedenimi
her gelen dakika seni düşünen yüreğimle
ayakta tutmaya çalışıyorum.
Penceresi az rutubeti bol düşman zindanlarında
kubur farelerinden başka canlı yüzü göstermiyorlar bize.
Yüzleri maskeli ,
yürekleri demir ,
elleri sopalı adamlar
gün dönümlerinde gelip
dayanıklı kemiklerimiz üzerinde
sabırla asırlarca süren deneyler yapıyorlar…
sonra üşüyorum hafiften…
ne zaman ki gözlerim kararıyor
ve her yanımı sıtmasal bir titreme sarıyor
hemen seni düşünüyorum.
Nem bağlamış duvarların arasından
yeni bir gün gibi ısıtıyorsun gözlerimi;
olmadığın bu yerde sana dokunup
nefes almak heyecanı sarıyor her yanımı…
sonra ….
sonra harabeye dönmüş ellerimle dağıtıyorum hayallerimi.
İnsanlığımdan utandığım bu yerde olabilme ihtimalinden ürküp
şimdi nerede olduğunu bilmediğim o yere gönderiyorum seni…
Bir anlık aşkla parlayan gözlerim
Asırlık bir telaşla kararıyor birden.
Savaş meydanında açılmış alalade bir çukur gibi kapanıyorum üstüme…
Bugün aylardan esaret , günlerden zindan sevgilim…
Ellerimi senin yerine paslı prangalar sarıyor;
Sensizlik ölüm gibi tüketiyor benliğimi
Ve dayanılmaz ağrılar türüyor yüreğimde.
Hayatta olup sana dokunamamanın utancı
Her geçen dakika artıyor sevgilim…
Seni sevebilme gücünün verdiği arzuyla
ıslak dudaklarından özlemle öpüyorum;
Sevgiler
Karanlıktan gülen adam….
02 .06.2004 Çarşamba