Vefa …Çoğu zaman oyuna göre değil de , takıma göre(!) sergilenen erdemli tavır… Sportmenlik ise oyunu alkışlayan bir kavram…
Bugünlerde çok tartışılan konulardan biri , hala Davos’ta yaşananlar… Heyt be! Ne güzel ağzının payını verdik İsrail Cumhurbaşkanı’nın… Dünya bizi konuştu…Yapılacak ve söylenecek bir şey kalmamıştı zaten…Zurnanın en son deliğine nasıl basıldı ama…Eee , ne de olsa sokağın meramı dile getirildi , getirende çoğunluğun seçtiği bir isim olunca ondan önce kimse konuyla ilgili laf etti mi , etmedi mi çok önemli olmuyor zaten…Filistin davasına destek vermek adına Türkiye’den o bölgeye giden ve farklı fikirden olanların hatırlanmadığı gibi…El Fetih solcudur ve gidenlerde solcudur ; o zaman destek de solcudur,desteklemeye ne hacet…Ya da aman onlar sağcıdır , bana ne , vs…Yahu doğruyu alkışlamak için illa aynı renkten kıyafetler içinde mi olmak lazım?
2002 yılı… İsrail yönetimi gemi azıya almış ve akıtmakta kanını Filistinlilerin…Bendeniz dilim döndüğünce radyo programlarımda İsrail yönetiminin yaptıklarını Nazilerle örtüştürürken , dönemin Başbakanı Bülent Ecevit , İsrail`in Filistin halkına yönelik uygulamalarını “ soykırım ” kelimesiyle tanımlamış ve sadece Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat`ın değil , tümüyle Filistin`in adım adım yok edilmek istendiğini söylemişti.
Ne garip , yaklaşık yedi sene önce gösterilmiş bu tavır ne bu dönemde ne o dönemde bugünkü gibi bir alkış ve destek buldu…Eğer lafı söyleyen sizin tarafınızda değilse , ya da siz onun tarafında değilseniz ne anlamı var ki kurduğunuz cümlenin ya da gösterdiğiniz tavrın…Bu bir takım işi…Tamam söylenmiş olabilir , ama bizden değil ki , başka partiden…Orada o dönemde insanların katledilmesine tepki gösteren adam bizim duygularımıza tercüman olmadı ki ; ne acı bir tahlil…Amerika’yı keşfedip duralım , parsellenmiş toprak parçaları arasında…
Zaman sadece geçmiyor…Ne laf ama! Büyük bir keşif gibi(!)… Çok filozofi(!)… Geçerken de izler bırakıyor insanlığımızın sayfalarında ve dünya kimseye kalmıyor…Kimseye kalmayacak bir sistem içinde ölümsüzlük arayan deliler misali yapılan koşular ve referans olarak insana dair ifade edilen söylemler bu kadar boşken , yaratıcının bahşettiği bu akıl , bu düşünen varlık ve bu kalabalık içinde yer alan güzel ülkemin güzel insanları , her ne kadar bir strateji oyununda hedeflenen sömürülmesi gereken bir toprak parçası gibi görülsekte , biliyorum ki , her doğan Mehmet , umutla kıracak önündeki somunu ve kirlense de erkekler ve kadınlar , bebekler illaki tertemiz doğacak ve bu ezber bozulacak.